Canın şöyle bir boğaz havası çekti ama kısacık boğaz turuna paralar istiyorlar üstüne tepiş tepiş bir şeyler görmeye çalışıyorsun. Bunun yanı sıra İstanbul trafiğinden nefret edenler olarak gezmekten bile vazgeçenlerimiz var.Ne yapmalı?
Bir cuma günü dersten çıkıp okulumuz Boğaziçi Üniversitesi'nden tabana kuvvet Bebek'e kadar iniyoruz.Yürümesi zor gelene taksi 5tl yazıyor ama yolun yokuş aşağı olması ve hava güzelliği bize yürümeyi cazip kılıyor.Şehir hatlarının Çengelköy-İstinye seferiyle 5 dakikada kendinizi karşı kıyılarda bulabiliyorsunuz.Bu kısacık sürede ''Keşke bu seferler arttırılsa,karayolu sevdasından vazgeçilse'' diye düşünmeden de edemiyorsunuz.
Arnavutköy kıyıları
http://www.sehirhatlari.com.tr/tr/seferler/cengelkoy-istinye-368.html
Arnavutköy kıyıları
http://www.sehirhatlari.com.tr/tr/seferler/cengelkoy-istinye-368.html
Anadolu kıyıları mavi ve yeşilin size sunduğu görselliğin yanında Beylerbeyi Sarayı,Küçüksu Kasrı gibi tarihi değerleriyle de büyüleyici.Belki bir başka yazımda yer verebileceğim Beylerbeyi Sarayı'nı daha önce gezdiğim için bu sefer ilk durağımız Küçüksu Kasrı oldu.
Kasrın girişi
Öğrenciye giriş ücretinin 1tl olduğu kasrın şimdiki hali Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmış ve benim böyle bir yerde evim olsa diye düşler kurduğum yer,avlanmaya gelenlerin sadece dinlenme noktası olmuş.Tavan süslemeleri müthiş.Bunun dışında her şey sadelikten uzak ve fazla şatafatlı.Kasır içinde çekime izin verilmediği için malesef betimlemelerle yetiniyorum.Ancak bahçesi bile görülmeye değer.Sevimli bir köpek de bize bahçede rehberlik yaptı.
Kasrın yanında oturabileceğiniz bir çay bahçesi var fakat değişik yer görmek adına yürüme mesafesindeki Sabancı Öğretmenevi'ne geçtik.Öğretmenevi olmasına rağmen eski mevlevihanelerden farkı olmayan bu yer genci yaşlısı;emeklisi öğrencisi herkesi kucaklıyor. Sınavların yaklaştığı şu aralar self-servis büfelerden bir gözleme çay kapıp ağaçların altında ders çalışmak için de ideal görünüyor.Diğer bir güzelliği de saatlerce otursanız kimsenin kaldırmayacağı bir yer.
Son olarak bir otobüse atlayıp 3 4 durak mesafedeki Kanlıca'ya ulaşıyoruz.Sabancı Öğretmenevi'nde aynı yoğurdu 4.75tl ye yiyebilecekken 7 lirayı oracıkta bayılabilirsiniz..Ancak ''Kanlıca'da yoğurt yemiş olmak'' adına da söylenecek bir şey yok :)
Artık gitme vakti...Sessizlik..Sadece kuş cıvıltılarıyla dolu bir gün.Eskiden ailece gidilen pikniklerde olduğu gibi temiz hava çarpması ve tatlı bir yorgunluk var. Gökyüzündeki renk cümbüşüne motorda tanık oluyoruz...''Durma göğe bakalım'' diyor şair ve ikimiz birden seviniyoruz.
Kasrın girişi
Öğrenciye giriş ücretinin 1tl olduğu kasrın şimdiki hali Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmış ve benim böyle bir yerde evim olsa diye düşler kurduğum yer,avlanmaya gelenlerin sadece dinlenme noktası olmuş.Tavan süslemeleri müthiş.Bunun dışında her şey sadelikten uzak ve fazla şatafatlı.Kasır içinde çekime izin verilmediği için malesef betimlemelerle yetiniyorum.Ancak bahçesi bile görülmeye değer.Sevimli bir köpek de bize bahçede rehberlik yaptı.
Kasrın yanında oturabileceğiniz bir çay bahçesi var fakat değişik yer görmek adına yürüme mesafesindeki Sabancı Öğretmenevi'ne geçtik.Öğretmenevi olmasına rağmen eski mevlevihanelerden farkı olmayan bu yer genci yaşlısı;emeklisi öğrencisi herkesi kucaklıyor. Sınavların yaklaştığı şu aralar self-servis büfelerden bir gözleme çay kapıp ağaçların altında ders çalışmak için de ideal görünüyor.Diğer bir güzelliği de saatlerce otursanız kimsenin kaldırmayacağı bir yer.
Son olarak bir otobüse atlayıp 3 4 durak mesafedeki Kanlıca'ya ulaşıyoruz.Sabancı Öğretmenevi'nde aynı yoğurdu 4.75tl ye yiyebilecekken 7 lirayı oracıkta bayılabilirsiniz..Ancak ''Kanlıca'da yoğurt yemiş olmak'' adına da söylenecek bir şey yok :)
Artık gitme vakti...Sessizlik..Sadece kuş cıvıltılarıyla dolu bir gün.Eskiden ailece gidilen pikniklerde olduğu gibi temiz hava çarpması ve tatlı bir yorgunluk var. Gökyüzündeki renk cümbüşüne motorda tanık oluyoruz...''Durma göğe bakalım'' diyor şair ve ikimiz birden seviniyoruz.