30 Eylül 2014 Salı

KİTAPLAR SOKAKTA,SOKAKLAR MÜZEDE Mİ?

      Hem iş hem tatille geçen uzun bir yazdan sonra İstanbul'uma dönmüş bulunuyorum.Birçok insanın aksine hazan deyince aklına hüzün değil,huzur gelenlerdenim ben.Sokağa çıktığınızda göreceğiniz renk skalası bir yana,doğanın uykuya hazırlığındaki bu zaman dilimi,şehirde birçok şeyin uyanışıdır aslında. Sanatsal aktivitelerin çoğaldığı,misal devlet ve şehir tiyatrolarının perdelerini aralamaya başladığı,sergilerin çoğaldığı vakit...

       Bu haftasonu fırtına sağanak demeden,pencerenin önünde kahvemin fotoğrafını instagramda paylaşarak geçirdiğim, ileride pineklediğime yakınacağım bir haftasonu olmasın diyerekten kendimi dışarı attım.
 




  İlk durağım Tepebaşı'ndaki mimarisine bayıldığım Pera Müzesi oldu.Müze koleksiyon sergileri ve süreli sergileri  olmak üzere ikiye ayrılıyor. Koleksiyon sergilerinde Osman Hamdi'nin kaplumbağa terbiyecisi tablosu ve kendisi hakkında ilginç bilgiler edinmenin yanı sıra Kesişen dünyalar adı altında 17.yydan 19.yya  uzanan çeşitli seçkin tabloları görme imkanına sahipsiniz.Bir diğer bölüm ise Anadolu ağırlık ölçüleri ve keyifli sohbetlerimizi süsleyen kahvenin ve Kütahya fincanların serüvenini anlatan Kahve molası bölümü.





      5katlı binada en üst kata asansörle çıkıp aşağı doğru gezmenizi tavsiye ederim.Üstteki 3 kat müzenin süreli sergisi için ayrılıyor.Ve 5 Ekim 2014'e kadar 'Duvarların Dili' adı altında sokağı müzeye taşıyan sıradışı bir sergiye dahil olabilirsiniz; graffiti.Grafittiyi sanat olarak kabul etmeyenlerin fikrini değiştirecek güzellikte şeyler var.






     



     Pera müzesi hakkında daha ayrıntılı bilgi alayım ve süreli sergileri kaçırmayayım diyorsanız:
http://www.peramuzesi.org.tr/ işinizi görür :) Müzenin çıkışında hediyelik dükkan olduğunu söylememe gerek yok sanırım benim tavsiyem, ayrılmadan önce Beyoğlu'nun gereksiz pahalılık ve kalabalığındaki birçok cafeyi geride bırakan  Pera Cafe'nin atmosferinde çay-tatlı ikilisi...






BONUS:Aman efendim ben gezmelere doyamadım ama şööyle yakınlarda bir yer olsa diyenler duyuyorum.O zaman Pera müzesinden çıkınca tam karşıya  8.Beyoğlu Sahaf Festivali 'ne merhaba deyin.Yalnız nacizane tavsiyem özellikle kitap almayı düşünüyorsanız kafanızda belirleyip gidin yoksa aa şu köşe 3lira bu köşe 5 liraymış diye saldırırken kitapların arasında başınız dönebilir ve benim gibi elinizde sadece bir ayraç ve kartpostalla dönebilirsiniz.Ünlü yazarların 1.basım imzalı kitaplarını bulabilmenin yanı sıra uygun fiyata plaklar da gözüme çarpanlardan. 22.00'ye kadar açık olması da çok hoş değil mi.Yalnız hoş olmayan kısım festivalin 7Ekim'de sona erecek olması.Elinizi çabuk tutun olmadı seneye için aklınızın bir köşesinde dursun derim.


Ve yazıyı Steinbeck amcanın, aldığım kitap ayracındaki anlamlı sözüyle bitirelim:

''Hani bazen olur ya;yaşanan o an yerleşti kaldı ve tek bir andan çok daha uzun bir süreye yayılıp geçmek bilmedi.''
    
     Tadı damakta,geçmek bilmeyen keyifli İstanbul günleri sizlerin olsun...